Günümüzde popüler psikoloji önemli ölçüde kozmetik bir işlev yürütüyor. Sorunların kökenine inmek, insanları kendi gerçekleriyle yüzleştirmek yerine geçici yara bandı çözümler öne sürüyor. Özellikle sosyal medyada psikoloji ve kişisel gelişim konularında yapılan paylaşımlar, sorunlar yaşayan insanları pohpohlayan bir yaklaşımı benimsiyor. Çünkü bu yaklaşım çok daha fazla ilgi çekiyor ve paylaşılıyor.
İlişkinde sorun mu yaşıyorsun, o zaman karşındaki insan narsist. Arkadaşlarınla ilişkin mi bozuldu, o zaman arkadaşların değer bilmez nankör insanlar. Ailenle sorunların mı var, o zaman annen, baban ya da kardeşlerin toksik. Sorun mu yaşadın, çıkar gitsin hepsini hayatından. Diğer insanların bize ne kadar üzdüğünü, bize ne kadar haksızlıklık yaptığını ve onların kötü insanlar olduğunu dile getirdikçe rahatlıyoruz, şifalanmış gibi hissediyoruz. Şikâyet etmek, otomatik olarak kişinin kendisine bir haklılık hissiyatı veriyor.
Eşini aldattığı için terapiste giden bir kişiyi düşünün, derdi bu sorunlu durumdan kurtulmak değil, eşini aldatmaya devam etmek istiyor ama hissettiği suçluluk duygusundan da terapi vasıtasıyla kurtulmak istiyor. Garip ama gerçek bir durum bu. Psikoterapi yaparken defalarca şahit olduğum bir durum var. Seans odasında tüm dünyanın kendisine karşı iş birliği yaptığını, ailesinin, arkadaşlarının hepsinin kendisine kötü davrandığını, manipüle ettiğini söyleyen danışanlarımın bir kısmının çalıştığımız kliniğin personeline sebepsiz kötücül davrandığına defalarca şahit oldum. Benimle birlikteyken, incinmiş taraflarını ortaya döken insanlar, dışarıda belki de kendilerine hiçbir şekilde olumsuz yaklaşmayan insanlara kötü ve aşağılayıcı davranabiliyorlardı.
Bir örnek daha vermek istiyorum. Hiç kimseyle arkadaşlık kuramadığını, iş yerinde arkadaş gruplarının kendisini dışladığını, romantik bir ilişkisi olamadığını ya da bu ilişkilerin hep çok kısa sürdüğünü söyleyen bir insan düşünün. Ancak yaptığımız her seansta bunlardan bahsederken her seferinde terapistinin giyimine, konuşma biçimine, odanın dekorasyonuna aşırı eleştirel ve küçümseyici yorumlar yapıyor. Terapist burada iki yol izleyebilir, ya diğer insanlar sana çok haksızlık yapıyor seni üzüyor noktasından yaklaşarak danışanın geçici olarak iyi hissetmesine ancak kendi davranışlarına da yabancılaşmasına sebep olabilir ya da kozmetik çözümler yerine ilk başta danışanın hoşuna gitmeyecek şekilde onu gerçekle yüzleştirebilir. “Belki de diğer insanlara da bana davrandığın gibi davrandığın için bu yaşadıklarını yaşıyorsundur.” Genelde kimse bu yüzleşmeyi ilk duyduğunda iyi hissetmez. Ama sorunumuzu gerçekten çözmek istiyorsak gerçekliğin verdiği bu rahatsızlık hissiyle baş etmeyi öğrenip ona göre çözümler arayabiliriz.
Ancak şunu demek istemiyorum. Bu insanlar bu yaptıklarını, yani diğer insanlardan şikâyet ederken veya onları suçlarken kendi davranışlarının buna sebep olduğunu bilerek bunu yapmıyorlar. Böyle olsaydı bu bilinçli bir kötülük ve manipülasyon olurdu. Elbette böyle yapan insanlar var ama bu bariz kötülük. Burada bahsettiğim insanlar, kendi davranışlarının sonuçlarını yaşadıklarını fark edemeyen insanlar. Hatta bir kısmı kendi mutsuzluklarının, huysuzluklarının ve sorun çıkaran taraflarının farkında bile değiller. Bu davranışlar yıllar içerisinde, gerçekten incinmiş taraflarını korumak için ortaya çıkmış savunma mekanizmaları olabiliyor. Yani kişi aslında bir şeyleri çözmek istiyor ama sorunun kaynağının kendi davranışları olduğu konusunu fark edemiyor.
Diğerlerini suçlamak bize konfor sunuyor, hatta ne kadar şiddetli suçlarsak o kadar rahatlamış ve sanki sorunumuzu çözmüş gibi hissediyoruz. Ama bu sadece bir yanılsama. Elbette gerçekten bize kötü davranan insanlar var. Ama şikâyet etmek genelde bir işe yaramaz. Bir suçlu bulmak yerine ben bunu neden yaşadım sorusu, içinde bulunduğumuz durumu daha iyi algılamamıza ve tekrar yaşamamamıza yardımcı olabilir.
Ve ilkokulda öğrenciyken bir gün öğretmenime sınıftaki birkaç kişiden şikâyet etmiştim. Bana biraz klişe ve biraz da yargılayıcı şu cümleyi söylemişti: Herkes yanlış bir tek sen mi doğrusun? Bu kadar insanla sorun yaşıyorsan belki de sorun sendedir. Bana yargılanmış ve anlaşılmamış hissettirmişti. Ancak şu anki yetişkin Beyhan’ın gözünden bakınca, üslup yanlış olsa bile gerçekçi bir bakış açısı sunuyor öğretmenimin söylediği cümle.
Eğer ilişkilerdeki tüm partnerlerimden hayal kırıklığına uğramışsam, hayatta hep annemi ve babamı suçluyorsam, tüm insanlar bana nankör geliyorsa, hiçbir işyeri iyi değilse belki de sorun benim biraz huysuz olmamdan kaynaklanıyordur. Farklı ortamlarda ve hayat dönemlerinde hep şikâyet eden taraftaysam birazcık kendime dönmem ve acaba benden kaynaklanan bir şeyler olabilir mi diye sormam iyi gelebilir.
Ancak bu konuda farkındalık kolay kazanılmıyor. Sadece birazcık huysuz olduğunu fark ettiğin zaman, diğer insanların ya da seni kızdıran herhangi bir şeyin kusurlarına karşı birazcık daha şefkatli olma ihtimalini sağlıyor. Evet şu an çok kızgınım ancak bunun ne kadarı karşı taraftan ne kadarı benim içimde var olan huysuzluktan, memnun olmama hâlinden diye yaklaşmak daha olumlu ilişkiler kurmamıza yardımcı olabilir.
Ben dünyada her zaman iyi ve kötü insanlar olduğunu düşünüyorum. Ancak iyi insanlar her zaman çok daha fazla ama daha az dikkat çekiyorlar. Kötü insanlar az ama hep göz önündeler. Ve ayrıca her insanın içinde de hem iyi hem de kötü yanlar var. Sen dünyada ya da bir insanda neyi görmeyi seçiyorsan onu görmeye başlıyorsun bir süre sonra.
Ya dünya kötü değil de sen huysuzsan
Beyhan Budak
İlişkinde sorun mu yaşıyorsun, o zaman karşındaki insan narsist. Arkadaşlarınla ilişkin mi bozuldu, o zaman arkadaşların değer bilmez nankör insanlar. Ailenle sorunların mı var, o zaman annen, baban ya da kardeşlerin toksik. Sorun mu yaşadın, çıkar gitsin hepsini hayatından.