28. İstanbul Tiyatro Festivali’yle birlikte seyirciyle buluşan Nora (Bir Bebek Evi) tiyatro Circa’nın ilk prodüksiyonu. Henrik Ibsen’in 145 yıl önce kaleme aldığı metin, sade, yalın ve çoğunluğu oyuncu performansına dayalı olarak sahnede.
145 yıl önce Henrik Ibsen tarafından yazılan oyun, farklı tiyatro toplulukları tarafından sahnelenmeye devam ediyor. Siz neden Nora’yı tercih ettiniz?
Klasik metinleri seviyorum, bu oyunu da yıllardır seviyor ve yapmak istiyordum. Nora oyunu, bir kadının ataerkil sistem içinde ona dayatılanlara karşı baş kaldırıp kendisini bulma macerasına atılması bakımından çok değerli bir metin. Hem toplumsal olarak hem kişisel olarak karşılığı var. Nora’nın yolculuğu zamansız. Bir insanın bireysel özgürlük hakkı için, kendi olabilmek için attığı cesur adım her dönem bağ kurulabilecek bir şey. Eşit bir düzlemde iletişim kurmamızın ve içine sıkıştırıldığımız kimliklerden arındırılarak insan olmamızın önemini vurguladığı için bu oyunu tercih ettim.
Sahnelediğiniz Nora’yı diğer Nora’lardan ayıran özelliği nedir?
Birçok Nora izledim, her birinde başka güzel ve ilham verici taraflar buldum. Bazılarına ise uzak hissettim. Dönem dönem ele alınışı farklı ve değişiyor. 2023 yılında izlediğim Amy Herzog adaptasyonunu çok sevmiştim. Güncel ve yalın dili, oyunu zamansız bir düzleme taşıması ve kadına, Nora’ya bakış açısını yakın hissettim. Bizim metnimiz ağırlıklı olarak bu adaptasyondan oluşuyor. Metnin rejiye ve performansa yansıması da bu sadelikle paralel oldu. Hem hikâyenin, duyguların aktarımı hem de seyircinin bağ kurmasını kolaylaştırması bakımından doğal bir üslup tercih ettik.
Oyunu izlemeyenler için Nora-Bir Bebek Evi ne anlatıyor?
Nora-Bir Bebek Evi oyunu, evli ve iki çocuğa sahip orta sınıfa mensup Nora’nın sahip olduğu aileyi ve bulunduğu toplumsal statüyü bırakarak, üstlenmek durumunda bırakıldığı anne, eş, biricik kız çocuğu rollerinin altında yatan gerçek benliğini keşfetme isteğiyle, kendini aradığı bir yolculuğa çıkmasını anlatıyor.
Sahnede dekor olarak kullanılan ışıklar bağlanıyor, düğümleniyor. Bir simgesel anlatım söz konusu. Modern bir reji uyarlaması olarak dikkatimi çekti. Siz nasıl bir reji kurgulamıştınız?
Biz Nora ve diğer tüm karakterlere prototip olarak değil birey olarak yaklaştık. Metni olabildiğince günümüze yakınlaştırdık. Sade, konudan ve metinden bizi çıkarmayan, uzaklaştırmayan, oyunculuk performanslarına odaklı bir reji yoluna gittik. Duyguları ve hikâyeyi aktarmaya önem verdik. Son dönemde dünyada da modern, sade rejiler oldukça çoğaldı ve bu tip rejiler klasik metinlerde hoşuma gidiyor.
Günümüzde Nora gibi kendini özgür hissetmeyen birçok kadın var. Onlara bir tavsiye vermek isteseniz neler dersiniz?
Oynadığım Nora karakteri hep mücadele içinde, ama aynı zamanda neşesiyle ayakta duran ve umutla hayata tutunan, savaşan bir kadın. Ve cesur bir kararla ona dayatılmış her şeyi bırakmak için harekete geçiyor. Bu bana cesaret ve ilham verdi. Görülebilmek ve konuşabilmek mümkün olmadığında özgür olmak da mümkün değil. Birey olmak en doğal hakkımız. Nora’dan bir replik söyleyeyim: Ben bir insanım, tıpkı senin gibi ya da en azından bir insan olmaya çalışıyorum, sen çoğu insana göre haklısın ama ben artık buna bel bağlayamam, benim kendim için bir şeylere karar vermem gerekiyor. O yüzden artık burada yaşayamam.
Tiyatro Circa’nın ilk oyunu Nora. Sahneye koyma sürecinde neler yaşadınız?
Bu oyunun sahneye konma süreci birçok açıdan maceralıydı. Bütün yaşadığımız maceraları geçin bir oyunu ortaya çıkarmak başlı başına çok zor bir şey. Oynayacak yer bulmak, oyunu ayağa kaldırmak. Bu süreçte ne mutlu ki yalnız değildim, bize ve bu hikâyeye inanan insanlarla beraberdim. bu soru vesilesiyle buradan da teşekkür etmek isterim; Tiyatro Circa olarak Nora gibi dönüştürücü, düşündürücü hikayeyi anlatabilmek için Pernod Ricard’ın bu işin parçası olmak istemesi, sevgili Selçuk Tümay ve Zümrüt Yezdani’nin desteği çok kıymetliydi.