Fransa’nın başkenti Paris’teki ünlü Louvre Müzesi, Pazar sabahı müze açıldıktan kısa bir süre sonra 4 maskeli hırsız tarafından filmleri aratmayan bir operasyonla soyuldu. Olay, dünyanın en ünlü müzesinin başına güpegündüz gelen soygundan öte dillere destan bir güvenlik açığı!

Gündüz vakti sadece yedi dakikada gerçekleşen soygunda hırsızlar çalıntı olan sepetli bir vinçle müzenin cephesine tırmanıyor. Birinci katta pencereyi zorlayarak içeri giriyor, vitrinleri kırıyor, Napolyon ve İmparatoriçe Josephine koleksiyonundan yaklaşık 90 milyon euro değerinde 8 değerli mücevheri çalıyor. Üstelik tüm bunlar olurken müzenin güvenlik sisteminin de devrede olduğu söyleniyor. Dünyanın en büyük sanat soygunlarından biri olarak tarihe geçen olay paha biçilemez eserlerin sergilendiği dünya müzelerini de diken üstünde bıraktı. Sonuçta Louvre, Mona Lisa gibi dünyanın en ünlü eserlerine ev sahipliği yapıyor ve eğer Louvre “bile” soyuluyorsa diğer müzelerin başına ne gelmez! Nitekim, Louvre Müzesi’nin müdürü Laurence des Cars, senatonun kültür komitesine kayıplara karışan hırsızların gündüz vakti birinci kattaki bir pencereyi nasıl bu kadar hızlı kırabildikleri, mücevherlerin sergilendiği vitrinlerin kalitesi ve soyguncuları caydırmak için hızlı müdahale biriminin olmaması gibi soruları yanıtlayacak.  Hırsızlar gibi kayıp olan mücevhelerin akibetiyse tam bir muamma. Mücevherlerin küçültülerek ya da eritilerek elden çıkarılması en büyük endişe kaynağı, bu durumda asla bulunamazlar ve Fransa’nın önemli bir kültür varlığı yok olur.

Diğer yandan, eşsiz müzeleriyle ünlü Avrupa’da son yıllarda çok fazla müze soygunu gerçekleşiyor. Sadece Fransa’da son iki ayda en az 4 müze soyuldu. 2019’daysa Almanya’nın Dresden kentinde, Avrupa’nın en büyük hazine koleksiyonlarından birisini barındıran Yeşil Kasa (Grünes Gewölbe/Green Vault) Müzesi’nden değeri 1 milyar euro’yu aşan değerli mücevherler soyulmuş, hırsızlar yakalansa da eserlerin bazıları kayıplara karışmıştı.

1970’lerden sonra dalgaya dönüşüyor

1911’de Louvre Müzesi’nden Mona Lisa tablosunun çalınması olayı. (Getty Images)

Aslında sanat soygunculuğu 1970’lerde “sektör” hâline geliyor. Şöyle ki; bu hırsızlık dalgasından önce, tarih, 1473’te korsanların Hans Memling’in Son Yargı tablosunu Floransa’ya giden bir gemiden çalmasından, Louvre Müzesi’nin eski ve öfkeli çalışanı Vincenzo Peruggia’nın 1911’de Louvre Müzesi’nden Mona Lisa tablosunu çalmasına kadar sayısız değerli sanat eserinin çalınmasına tanık olmuştu. Ancak 1972’de Massachusetts’teki Worcester Sanat Müzesi soygunu, sanat soygunu sektöründe tartışmasız bir değişimin habercisiydi. Mayıs 1972’de, Massachusetts’teki Worcester Sanat Müzesi’ne giren iki adam, Paul Gauguin, Pablo Picasso ve Rembrandt’a ait olduğu düşünülen 4 tabloyla aceleyle dışarı çıktı. Ziyarete gelen bir grup lise öğrencisini silah zoruyla tuttular ve bu esnada bir güvenlik görevlisine ateş açtılar. Çalınan sanat eserlerinin değeri 2 milyon dolardı ama neyse ki fazla uzaklaşamadan eserlerle birlikte yakalandılar. Bu olay, bir sanat eserinin silahla çalındığı ilk olay olarak tarihe geçti ve daha sonraki pek çok sanat soygununa da ilham kaynağı oldu. Sanat tarihçisi Tom Flynn’e göre, 1970’lerdeki soygunlardaki artış sanat piyasasının yükselişiyle aynı döneme denk geliyor. 1977’de yayınlanmaya başlayan ve uzmanlardan oluşan bir ekibin sanat eserlerini ve objeleri değerlendirdiği uzun soluklu BBC programı Antiques Roadshow’un ardından eserlerin artan popülaritesini örnek gösteren Flynn, “Sanat eserlerini paranın karşılığı olarak görmeye başladığımız kültürel bir değişim bu” diyor. Bu arada, bu dönemde suçlular müze güvenliğinin zayıflığının farkına varıyor ve sanat eserlerini kolay hedef hâline getiriyor. 1970’lerin başlarında artan bu soyunların, özellikle yüksek enflasyon ortamında müzeler için finansman “krizleri” ve güvenlik kesintileri yaşandığı bir döneme denk gelmesi de dikkat çekici.  

Ayrıca, sinema ve edebiyatta sanat soygunculuğuyla ilgili hikâyelere yer verilmeye başlanmasının da gerçek hayatta bu suça insanları özendirdiği düşünülüyor. Sanat hırsızlığında hedef alınan bir “kurbanın” olmaması da müze soygunculuğunun, suçluların aklına yatan bir hırsızlık türü olmasına neden oluyor. Popüler kültürdeyse sanat hırsızlarının yükselişi, dönemin otorite karşıtı zihniyetini yansıtıyor, çünkü, özellikle filmlerde hırsızlar düzeni alt etmeleri nedeniyle bir nevi “övülüyor”.

Hollywood’un gözdesi müze soygunu filmleri

Paris’ten gelen Louvre Müzesi’ndeki soygun haberi, adeta bir Hollywood filminden fırlamış gibiydi. Çünkü olay gerçekten de sinema sahnesini aratmayacak türdendi: Soyguncular motosikletlerle geldiler, gündüz vakti bir vinç sistemiyle Louvre’un içindeki Apollon Salonu’na – Napolyon Koleksiyonu’nun sergilendiği bölüme – çıkarıldılar. Ardından motorlu testerelerle müzeye girdiler.

İnsanın aklına ister istemez şu soru geliyor: Acaba bu soyguncular ilhamlarını film ve dizilerden mi aldı? Ocean’s Eleven, Inside Man ve The Italian Job gibi yapımlar, onlarca yıldır kusursuz soygunun şablonunu sunuyor. Hatta Netflix dizisi Lupin’de hırsız Assane Diop’un Louvre’dan bir elmas kolye çaldığı sahne, bu olayla birlikte fazlasıyla gerçekçi bir hâl alıyor.

Kurgu dünyasında geçen daha fazla soygun hikâyesi izlemek isteyenler için GQ, “Tüm Zamanların En İyi 10 Soygun Filmi”ni sıraladı – zekice planlanmış olanlardan patlayıcı aksiyonlara kadar. Listeye buradan ulaşabilirsiniz: https://www.gq-magazine.co.uk/article/the-10-best-heist-movies-of-all-time-ranked