Hayatımıza Hannah Montana ile girdikten sonra adeta “gözlerimizin önünde büyüyen” Miley Cyrus, spot ışıklarının altında kâh zorlu kâh başarılı yıllar, toksik ilişkiler ve kırıcı bir boşanma geçirmesinin ardından sonunda muradına erdi. Miley, dört yıldır birlikte olduğu erkek arkadaşı Maxx Morando ile nişanlandı.

Miley’nin 2020’de Liam Hemsworth’la olaylı boşanmasının ardından yeniden evlenmeye tövbeli bir hâli vardı. Onların ilişkisi, 2010’da The Last Song setinde başladı. Hızlı bir yakınlaşma, uzun süren bir on-off dönemi, ardından gelen nişan, ayrılık ve barışma derken çift nihayet 2018’de evlendi. Ancak evlilik kısa sürdü; 2019 yazında yollarını ayırdılar.

Dışarıdan Hollywood’un en gözde çiftlerinden biri gibi görünseler de ilişkilerinin kırılgan tarafları sık sık magazin gündemine yansıyordu. 2019’daki bir etkinlikte yaşanan görüntüler ise hâlâ hafızalarda. Miley kırmızı halıda daha oyunbaz ve rahat bir tavır sergilerken, Liam’ın bu davranışı pek de uygun bulmadığı hissediliyordu. Küçük ama çok konuşulan bu an, ikili dışarıdan ne kadar uyumlu görünürse görünsün ilişkide derin çatlaklar olduğuna dair bir işaret sayıldı ve sonunda ayrılığa uzanan sürecin sembolik kırılma noktalarından biri olarak hatırlandı.

Miley’nin “daha asi” görünümü nedeniyle ayrılığın mimarı olarak gösterilerek sosyal medyada Liam fanları tarafından linçlenmesi ve Liam’ın boşanmayı kameralar önüne taşıması da Miley’nin ayrılık acısına tuz basmıştı. Miley, eşini aldattığı iddiasıyla da yüz yüze gelince en sonunda ayrılığın mimarı gibi gösterilmesine dayanamayarak “Asıl canımı sıkan şey, sevdiğim biriyle artık birbirimizi eskisi gibi sevmediğimizi fark etmemiz değildi. Sorun değil, bunu kabullenebilirim. Kötü adam muamelesi görmeyi ve tüm bu hikâyeleri kabullenemiyorum” demişti. Onu gerçek bir ilişkiye girmeye ikna eden ilk kişinin Liam olduğunu, kendi tabiriyle “aşko kuşko” biri olmadığını daha önce söylemişti. Aslında ayrılığın nedeni basitti: Liam, evli, çocuklu, daha sakin bir hayat isterken Miley bunun zıttı bir hayat görüşüne sahipti. Ama Miley’nin aşkı toksikti. Liam’la ilişkisinde “çok fazla çatışma” olduğunu, yine de Liam’a hâlâ âşık olduğunu söylüyordu.

Şarkıcının “Onu gerçekten çok, çok, çok sevdim ve hâlâ seviyorum, her zaman seveceğim” demesi, Miley’nin aşk defterini uzun süre kapattığı yorumuna neden olmuştu.

Ama öyle olmadı. Miley boşanmanın ardından Liam’ın zorla değiştirmeye çalıştığı hayatına geri döndü. Flowers şarkısı, hem müziği hem de sözleriyle açık bir kapanış ve yeniden başlama şarkısı olarak yorumlandı: Kendime çiçek alabilirim, adımı kuma yazabilirim ama kendimi senden daha iyi sevemem.

Parça haftalarca dünya listelerinde zirvede kalırken bir güçlenme marşı hâline geldi ve Miley’nin kariyerine de yeni bir yön verdi. Şarkının başarısıyla birlikte Miley’nin daha dingin, daha kendinden emin ve kendi ritmini yeniden bulan bir hâle büründüğü konuşuldu.

Flowers, yalnızca bir ilişkinin bitişini anlatmakla kalmadı; Miley’nin kendi merkezine döndüğünü ve hayatının kontrolünü yeniden eline aldığını gösteren güçlü bir simgeye dönüştü. Miley, daha sonra Flowers’ın hayatından “iyileştirici faktörü” olduğundan da bahsetti.

Nitekim, Flowers, gerçekten de Miley’nin hayatında çiçek açtırdı, yeniden âşık olabileceği inancını kazandırdı, Miley, bir blind date’de tanıştığı Maxx Morando’ya şans verdi. “En kötü ihtimalle ayrılırım” diye kendini teselli etmesinin meyvelerini topladı. Sanatçı, Morando’nun kendisine gerçekten iyi davranmasının ötesinde kendisine “saygı” duyduğunu da söylüyordu. Ve artık sadece aşka değil, mutlu bir evlilik ihtimaline de yelken açtı.

Sahnelerin asi queen’i dünya evine giriyor. Ne diyelim, aşka inanıyoruz. Aşkı seviyoruz. Mutluluklar diliyoruz.

Bakalım Miley’nin bu mutlu “era”sı onun müziğini nasıl etkileyecek?