Bir köpekbalığı, 50 yıl önce dünyayı sonsuza dek değiştirdi. ABD’li yönetmen Steven Spielberg’in 20 Haziran 1975’te vizyona giren Jaws filmi, 50. yaşını kutluyor ve dünya üzerindeki etkisiyle anılmaya devam ediyor. Gişe rekorları kıran film, sinemada “köpekbalığı temalı yapımlar” furyasına ilham kaynağı olurken, milyonlarca insanın köpekbalıkları hakkındaki fikirlerini hem olumlu hem de olumsuz yönde etkiledi.

Aslında Spielberg’in kült hâline gelen filminin adı kazayla ortaya çıkmıştı. 1973’te, filme temel olan romanı kaleme alan Peter Benchley, son teslim tarihinden yalnızca 20 dakika önce eserine “Jaws” adını vermişti. Editörünün, “Bu ne anlama geliyor?” sorusuna, “En ufak bir fikrim yok ama en azından kısa” yanıtını vermişti. Benchley’nin kıvrak zekâsıyla isimlenen kitap, Spielberg’in yönetmenliğiyle tarihe geçti. Ancak Jaws’ın etkisi yalnızca sinema tarihinde değil, doğa tarihinde de derin izler bıraktı. Filmin hayran sitesi “The Daily Jaws”ın editörü Ross Williams, yapımın köpekbalıkları üzerinde kalıcı bir gölge yarattığını ve çılgınlığa dönüşen korkunun, bu hayvanlara onlarca yıl boyunca zarar verdiğini belirtiyor. Jaws, insanların köpekbalıklarına yönelik fobisini artırmanın ötesinde, onlara karşı bir nefret dalgası da yarattı. 1975’ten sonra köpekbalığı öldürme ve kupa avları küresel çapta ciddi şekilde arttı. Oysa istatistiklere göre, bir insanın bir köpekbalığı tarafından ısırılma ihtimali, bir New Yorklu tarafından ısırılma ihtimalinden daha düşük.

Yapılan araştırmalar, 1986–2000 yılları arasında Atlas Okyanusu’nun kuzeybatısında çekiç başlı köpekbalığı popülasyonunun %89, büyük beyaz köpekbalıklarının %79, kaplan köpekbalıklarının ise %65 oranında azaldığını gösteriyor. Bu kayıpların büyük çoğunluğu balıkçı ağlarına takılma sonucu meydana geldi. Science dergisinde yayımlanan verilere göre, balıkçılıkla bağlantılı köpekbalığı ölümleri yılda 80 milyona ulaşıyor ve bunların 25 milyonu tehlike altındaki türler arasında yer alıyor. Spielberg de BBC’ye verdiği bir röportajda, film nedeniyle köpekbalığı nüfusunun azalmış olmasından ötürü pişmanlık duyduğunu ifade etti.

Jaws’ın olumlu etkileri de oldu. Yazar Peter Benchley, filmin ardından su altı fotoğrafçıları Ron Valerie Taylor ve Rodney Fox ile birlikte deniz koruma çalışmalarına katıldı ve deniz yaşamı konusunda farkındalık yarattı. Film, aynı zamanda birçok insanda köpekbalıklarına yönelik hayranlık da uyandırdı. Jaws hayranları yalnızca filmi izlemekle kalmadı; köpekbalıklarıyla ilgili kitaplar okumaya, belgeseller izlemeye başladı. Ancak tüm bu ilgilere rağmen, korkunun hayranlıktan daha baskın çıktığı bir tablo oluştu. Günümüzde mesele, köpekbalıklarından korkmak değil, onların olmadığı bir dünyadan korkmak halini aldı. Bu etkileyici hayvanlar, hâlâ Jaws’ın gölgesinden kurtulmak için mücadele ediyor. Ancak yeni nesil bilim insanları, aktivistler ve hikâye anlatıcıları sayesinde bu gidişat değişebilir. Örneğin geçen yıl vizyona giren ve Jaws’tan ilhamla çekilen Yem (The Dive) filminde köpekbalıkları, insanları avlayan canavarlar olarak değil, yalnızca yiyecek arayan hayvanlar olarak betimlendi. Yönetmen Hayley Easton Street, böylece Jaws’tan farklı bir anlatı kurdu.

Peki, Jaws bugün çekilebilir miydi? 2006’da hayatını kaybeden Peter Benchley, 1995’te Smithsonian dergisi için kaleme aldığı bir yazıda bu sorunun cevabını kendisi vermişti: “Kitabı bugün yazsaydım, kurban köpekbalığı olurdu.”

Bir film sadece bir film değildir!

Köpekbalıklarına karşı halihazırda var olan korkunun, Jaws filmiyle birlikte hayvanların neslini tehdit edecek boyutlara ulaşması, sinemanın insan psikolojisi üzerindeki etkisini yeniden gündeme getirdi. Psikologlar, özellikle savunmasız gruplar arasında filmlerin davranışları etkileyebileceğini, şiddete karşı duyarsızlaşmaya ve saldırganlık kültürünün oluşmasına zemin hazırlayabileceğini vurguluyor. Filmler masum görünebilir, ancak sevinç, üzüntü, korku ve heyecan gibi duyguları tetikleme gücüne sahipler.

476,5 milyon dolarlık gişe hasılatıyla dünyanın en çok izlenen filmleri arasına giren Jaws’ın geniş kitlelerce benimsenmiş olması da, köpekbalığı algısında köklü bir kırılmaya yol açmasını kaçınılmaz kılıyor.