Herkes Kocama Benziyor

Pınar Güntürkün’e Afife kazandıran oyunla başlıyorum. Pavyonun tuvaletinden sorumlu Ayten biz içeri girer girmez karşılıyor. Kulağımıza Neşet Ertaş türküleri geliyor. Ayten bir yandan oynuyor bir yandan gelen konuklara takılmaya başlıyor. Ayten dur durak bilmiyor. Bir süre sonra sahneye çıkıyor, sandalyesine oturuyor ve başlıyor hikâyesini bize anlatmaya. Eşiyle yaşadığı sorunları anlatırken çevresindeki kadınların da başka erkeklerden yaşadığını sorunları görüyor. Kadın dayanışması artıyor eksilmiyor. Ayten’in kendini keşfetmesine, özgürleşmesine tanık olmanın vaktidir. Ayten neredeyse dört yıldır anlatıyor. Sesi güzel Ayten’i yalnız bırakmayın, izleyin. 

Sevgi Soysal Yaşamakta Israr Ediyor

Sevgi Soysal Yaşamakta Israr Ediyor çünkü hayatı seviyor. Zorluklara rağmen, baskılara rağmen yılmıyor, yüzünden gülücükler eksik olmuyor. Hayata tutunmak için mücadelesinden kolay kolay vazgeçmiyor. “Yaşamakta Israr Ediyor” cümlesi yazar Sevgi Soysal’ın Tante Rosa kitabından geliyor. Oyunda, yazarın kanser tedavisi için yurt dışında gittiği dönemden geçmişe dönük yaşam yolculuğu anlatılıyor. 1970’li yıllarda yasaklanan eseri, hapis dönemi, sürgün süreci derken hayata dair inancını yitirmeyen Sevgi Soysal, cesur tavrı ve duruşuyla birçok kadına yaşadığı dönemde ilham olduğundan hiç şüphem yok. Boğaziçi Gösteri Sanatları Topluluğu’nun sahnelediği oyunu görün hatta mümkünse öncesinde Yürümek kitabını da okuyun.

Sevgili Arsız Ölüm / Dirmit

500 oyun geride kaldı. 500 oyun. Latife Tekin’in büyülü gerçeklik kitabı Sevgili Arsız Ölüm’den uyarlanarak sahneye taşınan Dirmit’in hikâyesi hâlâ taze hâlâ güncel. Ailesiyle birlikte Anadolu’nun bir kasabasından kalkıp büyük şehre göç eden Dirmit kızın yaşadığı aile baskısı, toplumsal düşüncelerle birleşiyor. Dirmit’le karşılaşanlar yalnız olmadığının farkına varıyor. Umutsuzluğa kapılmak, mücadele etmemek, direnmemek onların kitaplarında yazmıyor. Nezaket Erden’in yıllardır kapalı gişe olan oyunu Dirmit başlı başına bir kadın dayanışması, ilham kaynağı ve daha bir sürü şey… Ne diyordu Dirmit Kız “Durur muyum? durmadım!” Bu çağ kendi kabuğunu kırma mücadelesi verenlerin çağı. 

Gülistan, Gül Bahçesi Yani

Çocukluğundan beri yapmak istediği meslekmiş çiçekçilik; öyle diyor Gülistan. Gülistan’ın “gül bahçesi” demek olduğunu da söylemeden geçmiyor. Kendini arıyor Gülistan. Bunun için de kitaplara sığınıyor; Camus’nun “Yabancı”sını da okuyor Dostoyevski’nin “Suç ve Ceza”sını da. Sen bu kitapta ne buluyorsun? diyenlere “kendimi buluyorum” diyor. Buluyor da. Sibel Ulutaş’ın hem yazıp hem oynadığı Gülistan, özellikle rejisiyle ve gölge oyunu yaptığı kısımlarıyla- çok etkileyiciydi. Kendiyle savaşı olanların galip çıkması adına izlenmesi gereken bir oyun.

Zabel

Boğaziçi Gösteri Sanatları Topluluğu feminist bir kumpanya yapısı içinde çalışıyor. Zabel de bu kumpanyanın bir ürünü. Ekipten Duygu Dalyanoğlu “Sahne üstünde kadınlara pozitif bir ayrımcılık yapıyor, bu anlayıştan besleniyoruz” demişti bir seferinde bana. Birçok kadın hikâyesini anlatan ekibin oyunlarından biri olan Zabel, şair ve öğretmen Zabel Yesayan hayat hikâyesinden yola çıkarak sahneleniyor. Politik duruşunun, sürgün yıllarının ve sanatsal bakış açısının işlendiği oyunda bütün karakterleri kadınlar oynuyor. Sekiz yıldır sahnelenen bu oyunu görmek için rotanız 21 Mart’ta Sahne Pulcherie.