Londra’nın Kraliyet Adalet Mahkemesi, yeni güne ve haftaya Banksy’nin sürpriziyle uyandı. Sokak sanatının hayalet sanatçısı, sarayın yan duvarına bir mural bıraktı: Peruklu bir yargıç, tokmağını yere düşmüş bir protestocunun üzerine indiriyordu bu muralda. Protestocunun yanında kan lekeli bir pankart. Tüm bu sahne, Banksy’nin alışılagelmiş kara mizahı ve politik mesajıyla bir tokat gibi çarpıyor; artık kesin, bu bir Banksy. Çünkü sanatçı, eserin kendisine ait olduğunu Instagram’da paylaştığı “Royal Courts of Justice. London” caption’ıyla duyurdu.

Bu yeni iş tesadüf değil. Geçtiğimiz hafta sonu Londra’da “Palestine Action” grubunun yasaklanmasına karşı yapılan eylemlerde neredeyse 900 kişinin gözaltına alınmasıyla şehrin tansiyonu yükselmişti. “Royal Courts of Justice. London” eseri, bu sert müdahalelere bir yanıt, bir görsel itiraz . Banksy, tabii ki Filistin destekçisi, tabii ki protestocularla beraber. Aktivist gruplar, eserin protesto hakkına yönelik baskıları resmettiğini söylüyor.
Fakat her muralın kaderini bu da paylaştı. Londra bu sürprizi uzun süre izleyemedi. Yalnızca birkaç saat içinde yetkililer eseri dev plastik levhalar ve metal bariyerlerle kapattı, başına güvenlik görevlileri dikildi. Mahkeme yönetimi, binanın tarihi statüsünü gerekçe göstererek muralin kaldırılacağını açıkladı. Bir bakıma Banksy’nin işini bizzat “gerçek hayata” dönüştürmüş oldular: Adaletin duvarı, tokmağı, bu kez sanata karşı kalktı.
Banksy’nin en politik işleri arasında gösterilen bu mural, sanatçının yıllardır süren tavrının devamı. Anlayacağınız Banksy yine görev başında; gündemin kalbine, Avrupa’nın en görünür duvarlarından birine attığı bir fırça darbesiyle, hukuksuzluğu adaletsizliği ifşa etmeye devam ediyor.