Güney Koreli yazar Baek Se-hee, 35 yaşında hayatını kaybetti. Adını, 2018’de yayımlanan kitabı “Ölmek İstiyorum ama Tteokbokki de Yemek İstiyorum” ile duyurmuştu. Bu kitabın sadece Kore’de değil, dünyanın dört bir yanında milyonlarca insana dokunmasının nedeni, depresyonu bir “hikâye” gibi değil, bir hâl gibi anlatmasıydı.

Baek Se-hee, 1990 yılında Seul yakınlarındaki Goyang kentinde doğdu. Üniversitede yaratıcı yazarlık okudu, ardından bir yayınevinde editör olarak çalıştı. O yıllarda uzun süredir yaşadığı düşük mod ve tükenmişlik hissiyle terapiye başladı. Terapistiyle yaptığı konuşmaları kayda geçirdi; o notlar zamanla bir kitaba dönüştü. “Tteokbokki” -acı soslu pirinç keki yemeği- onun için hayatın içinden bir simgeydi: ölmek istemekle yaşamak istemek arasında sıkışmış bir ruhun, hâlâ yemek isteyebilmesiydi.

Kitap ilk başta küçük bir yayınevinden çıkmıştı ama kısa sürede bir fenomene dönüştü. Güney Kore’de yüz binlerce kopya sattı, 25’ten fazla dile çevrildi, hatta TikTok’ta ve Reddit’te “baeksehee effect” olarak anılmaya başladı. 2022’de İngilizceye çevrildiğinde The Guardian onu “ruhsal yorgunluk çağının yazarı” diye tanımladı. Türkiye’de de çok sevildi; çünkü kitabın başlığı bile tek başına birçok okurun cümlesi gibiydi: “Ölmek istemiyorum ama…”

Baek Se-hee’nin anlatısı ne melodramdı ne de motivasyonel bir konuşma. Basitti, neredeyse düz. Kendiyle, kendi hâlsizliğiyle dürüstçe konuşuyordu. “İyi olmaya çalışmak” yerine “olmadığını fark etmek” üzerine yazmıştı. “İnsanların birbirine ‘iyi misin?’ demekle yetindiği bir dünyada, bazen sadece ‘değilim’ diyebilmek bile bir ilerleme” diyordu bir röportajında.

Yazar, uzun yıllar distimiyle (süregen depresyon) yaşadı. Onun “küçük şeylere tutunma” hâli, kitap boyunca hep bir yemeğin, bir yürüyüşün, bir terapinin, bir arkadaşın etrafında dönüyordu. 2023’te ikinci kitabını, “I Want to Die but I Still Want to Eat Tteokbokki”yi yayımladı. Aynı samimiyetle devam eden bir dizi terapi günlüğüydü bu.

Baek Se-hee, 16 Ekim 2025’te hayatını kaybetti. Ölüm nedeni açıklanmadı. Ancak ailesi, kalp, akciğer, karaciğer ve böbreklerini bağışladığını duyurdu; organlarıyla beş kişinin hayatı kurtuldu. Bir kitabın satırlarında hayatta kalmaya çalışan bir yazar, ölümüyle de başkalarına yaşam verdi.