İstanbul, bu sonbaharda bir kez daha sınırları zorlayan, sürprizlerle dolu bir sanat haritasına dönüşüyor. Yedinci kez düzenlenen Istanbul Fringe Festival, tiyatrodan dansa, performanstan video işlerine uzanan geniş bir yelpazede. Alternatif ve yenilikçi üretimlerin bir araya geldiği festival 19-27 Eylül tarihlerinde. Bu yıl Türkiye’nin yanı sıra Belçika, Fransa, Filistin, İspanya, İtalya, İsviçre, Kanada, Kıbrıs ve Slovenya’dan sanatçı ve ekipleri İstanbul’da ağırlayacak. Festivalin iletişim direktörü Eda Erman’a ve sanat yönetmeni Emre Yıldızlar’a sorularımızı sorduk.

Bu yıl İstanbul Fringe Festival bu yıl yedinci kez düzenleniyor. Öncelikle festivalin bu noktaya gelme hikâyesini dinleyebilir miyiz?
Istanbul Fringe Festival fikri 2017’nin son aylarında ortaya çıktı. Kurucu kadro Galatasaray Üniversitesi Tiyatro Topluluğu’nda birlikte üretmiş bir ekip. Daha önce yurt dışındaki Fringe festivallerini deneyimlemiş, takip etmiş bir arkadaş grubu olarak bu festivali İstanbul’da hayal etmek bizi çok heyecanlandırdı. Geçtiğimiz altı yılda -pandemi koşullarında da devamlılığımızı koruyarak- 500’den fazla sanatçıyı, 100’den fazla gösteri, yaklaşık 30 atölye, paneller ve partilerde yaklaşık 50 bin seyirciyle buluşturduk.
Biz 2000’lerin sonu-2010lar’ın başında üniversite hayatını İstanbul’da yaşayan bir ekibiz. Bu dönemde şehrin sunduğu pek çok kültürel ve sanatsal deneyime erişme imkânımız oldu. Bizim yola çıkışımız da bu noktada çok kişisel bir ihtiyaçtan ortaya çıktı aslında. İçinde olmayı arzu edeceğimiz, ilham aldığımız, kendimizi özgür hissettiğimiz anlar giderek daralıyordu İstanbul’da. Aynı zamanda da şimdi genç ve öğrenci olanların bizim onların yaşında erişebildiğimiz imkânlara erişemediğini görüp bu alanları yaratma ihtiyacından yola çıktık. Başladığımızda çoğunluğu 30 yaşın altında bir ekiptik, World Fringe Network dünyada da en genç Fringe ekibi olduğumuzu söylemişti. Dolayısıyla zaten hitap etmek istediğimiz kitlenin içinden geliyorduk. En çok aldığımız geri bildirim katılanların Istanbul Fringe’in yarattığı atmosferin bir parçası olmak istedikleri, festivalde kendilerine bir ifade, özgürlük ve yaratıcılık alanı buldukları. Görülmek herkesin ihtiyacı, umarız kendilerini görülüyor, gözetiliyor, eşit birer muhatap olarak alınıyor hissediyorlardır.
“Fringe” kelimesi, sınırları zorlamak ve alternatif yollar yaratmak gibi anlamlar taşıyor. İstanbul’daki festival bu anlayışı nasıl yansıtıyor?
Şehre yayılmayı çok önemsiyoruz. Diğerleriyle kıyaslandığında da Istanbul Fringe’ın özgün özelliklerinden biri ana akım ve alternatif mekânlar arasında kurduğu geçişkenlik olarak öne çıkıyor. Coğrafi olarak kentin farklı mahallelerine yayılmanın yanı sıra belediyeler tarafından işletilen kültür merkezleri, özel kurumların ana akım diyebileceğimiz mekânları, sahne olmayan, sürprizli, oyuncaklı, bazen insanların festivalde bir gösteriye geldiğinde keşfettiği mekânlarla da çalışıyoruz. Ana akım mekânlarda daha önce yer almayan alternatif gösterileri programlamak, insanları hiç gitmedikleri alternatif mekânlara götürmek sevdiğimiz bir oyun alanı. Kadıköy Belediyesi Alan Kadıköy gibi bir mekânda açılış etkinliğini deneyimleyip hep beraber dans etmek, festival aracılığıyla yeni mekanlar keşfetmek, özellikle de daha alternatif mekanlarda daha sonra sanatçılarla sohbet etme ve vakit geçirme imkanı bulmak izleyici deneyimini yoğunlaştıran ve takdir edilen bir ilişki kuruyor.
En büyük destekçilerimiz festival mekânlarımız diyebiliriz. İlk yılımızdan bu yana Istanbul Fringe Festival etkinliklerine ev sahipliği yapan mekan destekçilerimiz var. Bu yıl festival başta Kadıköy Belediyesi Alan Kadıköy olmak üzere, Paribu Art, Eksi On Altı Mekan, TheraPera, İMÇ Atölye 5554, Paşa Han, BarınHan, Cihangir Atölye Sahnesi, Arter, Üsküdar Belediyesi Bağlarbaşı Kültür Merkezi, Komünite, ENKA Oditoryumu, çakSTÜDYO, Zorlu PSM %100 Studio Sahnesi, Kadıköy Sineması, MSGSÜ İDK Modern Dans ASD Bomonti Yerleşkesi ve Karga gibi farklı disiplinlerde mekanlara yayılacak. Bu festival haritası da yine bizim bu sınırları sorgulama içgüdümüzün bir yansıması aslında. Istanbul Fringe Festival etkinlikleri, nerede yapılabiliyorsa orada yer alabilir.
2025 edisyonu için hazırlık süreci nasıl geçti? Bu yılki festivalin teması ya da çıkış noktası nedir?
Istanbul Fringe Festival, kendi varoluşu gereği sınırlarla oynamayı, sınırların geçirgenliğini denemeyi, duvarlardaki çatlaklardan sızanları kabul etmeyi ve aynı şekilde dışarıya sızmayı deneyen bir festival. Bu yapıyı belirli temalarla şekillendirmek istemiyoruz. Biz cam tavanların varlığını sorgulamayı, etrafımızı sardığı söylenen duvarların ardını merak etmeyi ve dışarıda ne olduğuna bakmaya cüret etmeyi seviyoruz. Bunu da eğlenerek, kaygısızca ve olabildiğince neşeli bir şekilde yapmaya çalışıyoruz. O nedenle yedi yıla baktığımızda ortaya çıkan tema en çok “sınırlarla oynamak” teması oluyor sanki.
Festivalde bu yıl kaç gösteri, atölye ve etkinlik yer alıyor? Sizi en çok heyecanlandıran gösteriler veya disiplinler arası çalışmalar hangileri?
Alternatif ve yenilikçi işler üreten genç sanatçılara işlerini uluslararası platformda sergileme imkânı sunan festival, bu yıl da Türkiye’nin yanı sıra Belçika, Fransa, Filistin, İspanya, İtalya, İsviçre, Kanada, Kıbrıs ve Slovenya olmak üzere toplam 10 ülkeden ekipleri İstanbul’da ağırlayacak.
Her yıl yeni mekânlarda yeni deneyimler sunan festival, bu yıl, başta Kadıköy Belediyesi Alan Kadıköy olmak üzere, Paribu Art, Eksi On Altı Mekan, TheraPera, İMÇ Atölye 5554, DAM Beyoğlu, BarınHan, Cihangir Atölye Sahnesi, Arter, Üsküdar Belediyesi Bağlarbaşı Kültür Merkezi, Komünite, ENKA Oditoryumu, çakSTÜDYO, Zorlu PSM %100 Studio Sahnesi, Kadıköy Sineması, MSGSÜ İDK Modern Dans ASD Bomonti Yerleşkesi ve Karga gibi farklı disiplinlerde mekânlara yayılacak.

asses.masses
Bu yıl da öne çıkan işler var:
– Paribu Art’ta 20 ve 21 Eylül’de seyirciyle buluşacak olan asses.masses, (Paribu Art, 20-21 Eylül, 12.00) gaming temelli bir tiyatro gösterisi. İzleyicilerin oyuncu olarak katıldığı ve 8 saat süren başlı başına bir deneyim.
– Alberto Jose Lucena’nın To Be SHOW gösterisi oldukça dikkat çekiyor. Alberto, içinde palyaço barındıran bir dansçı. Onun XV Endülüs Dans Ödülleri’nde 2024 En İyi Yeni Yetenek Ödülü’nü kazandığı To Be SHOW ile 24 Eylül, 19.00’da Komünite’de olacak.
– Nadir Sönmez’in SAHA Studio desteğiyle ürettiği video performans projesi Gay Turist (Kadıköy Sineması, 25 Eylül, 19.00) sanatçının üretim dilini ortaya koyduğu bir iş olacak.
– MASONN (Walls) gösterisinde, (Zorlu PSM %100 Studio, 25 Eylül, 20.00)dört oyuncu, her birinin evrildiği bir dizi mikro-bölgeden oluşan parçalanmış bir alanı paylaşıyor. Dörtlüden biri duvarı aştığında, her şeyin bir yanılsama olduğu bir hareket başlıyor.
Festival programında hem yerel hem de uluslararası ekipler yer alıyor. Bu dengeyi kurarken hangi kriterlere dikkat ediyorsunuz?
Dünyadaki her Fringe Festival’ın program konusunda kendine özgü işleyişleri var. Biz başından itibaren Istanbul Fringe Festival’ın seçkisine bir güven oluşturmak istedik. Bu nedenle hem açık çağrı yayınlayıp oradan gösterileri büyük bir titizlikle seçiyoruz hem de bazen kendimiz yurt dışında izleyip İstanbul seyircisiyle buluşturmak istediğimiz gösterileri davet ediyoruz hem de bazen özel projelerimiz oluyor. Programını oluştururken birden fazla şeyi göz önünde bulunduruyoruz aslında. Sanatsal olarak, tiyatro, dans, performans gibi farklı disiplinlerden üretimlerin seçkide yer alması en önem verdiğimiz konulardan biri. Bunun yanında Türkiye’den ve dünyadan sanatçıların dengeli bir şekilde programda yer almasına özen gösteriyoruz. Bizim oluşturduğumuz ön seçkiyi, Türkiye’de bu alanda profesyonel üretimler yapan kişilerden oluşan danışma kurulumuza gönderiyoruz ve onlardan da bir shortlist istiyoruz. Danışma kurulumuzun yönergeleri de programın şekillenmesine büyük katkı sağlıyor. Bunların yanında elbette fiziksel ve finansal kaygılarımız da oluyor. Mekân seçimleri ve teknik gereksinimlerin esnekliği festival programına etki ediyor.
Bu kadar çok farklı mekâna yayılan bir festival organize etmek büyük bir iş. Organizasyon ekibinin en çok zorlandığı noktalar neler?
En büyük zorlukları ekonomik anlamda yaşıyoruz aslında. Biz ilk yılımızdan bu yana festivalin finansal varlığını, sürdürülebilir ve paylaşımcı bir ekonomik yapıda kurguladık. Türkiye’de bu alanda iş yapan herkes gibi aslında kamusal ve desteklenmesi gereken bir işi hukuki olarak kâr amacı olan bir şirket statüsünde gerçekleştiriyoruz. Yapısal olarak tüm kaynaklarımızı “emerging artist” dediğimiz gelişmekte olan sanatçılara yönelik fayda yaratacak çalışmalara yönlendirmeye çalışıyoruz. Bilet ücretlerinde de özellikle öğrencileri elimizden geldiğince gözetmeye çalıştığımızı her fırsatta dile getiriyoruz. Bu anlamda teknik ve lojistik gereksinimlerde ekonomik sürdürülebilirlik bizim için en önemli zorluk noktası oluyor. Ancak bu sadece bizim karşımıza çıkan bir zorluk değil, kültür sanat oluşumlarının temel problemi bu aslında.

Gay Turist, Kadıköy Sineması’nda
Türkiye’de çağdaş sanat ve performans sanatlarının geleceğine dair gözlemleriniz neler?
Çok iş üreten, üretmek isteyen özellikle genç sanatçı olmasını umut verici buluyoruz Zorlukları bahane etmemek de bir yapış biçimi aslında, elbette zorluklar çok, fakat her zorluk aynı zamanda yaratıcı çözümleri arama motivasyonunu da beraberinde getiriyor. Genel olarak bir patlamaya hazır bomba durumu gibi geliyor bize, bunun için de sanatçılara olabildiğince alan açmak, tırnak içinde saçmalamalara izin vermek, takip etmek ve neler olabileceğini görmek de önemli.
Program detayı için: https://www.fringeistanbul.com/