
Ünlü simge bilimci Robert Langdon, uzun yıllardır arkadaşı olan noetik alanında tanınmış araştırmacı Katherine Solomon’ın vereceği bir konferansta ona eşlik etmek üzere Prag’a gider… Solomon, insanlığın yüzyıllardır inandığı birçok şeyi çürütme potansiyeline sahip tartışmalı bir kitap yayınlamaya hazırlanmaktadır. Robert ile Katherine’in romantik bir ilişkiye başladıkları keyifli seyahatleri, bir sabah tamamen yön değiştirir. Cinayetler, simgeler, şifreler, mitoloji, gizemli kovalamacalar, bilim, bilinç, felsefe, sorular, geçmiş ve gelecek… Artık hepsi hayatlarının içindedir.
Sıkı takipçileri bayağı farkında ama hatırlatarak başlayayım:
ABD’li yazar Dan Brown’ın yeni kitabı Sırların Sırrı (The Secret of Secrets), sekiz yıllık bir aradan sonra 56 dilde birden yayımlandı. Türkçe’ye Petek Demir ile İpek Demir tarafından çevrilen kitabı Altın Kitaplar yayınladı. Yazarın Melekler ve Şeytanlar, DaVinci Şifresi gibi kitaplarından (ya da kimi için filmlerden) tanınan kahramanı Prof. Robert Langton da bu defa Prag’da geçen bir macerayla hayatımıza döndü.
Ben de Dan Brown’un uzun yılların ardından yeni kitabının çıkışı nedeniyle düzenlenen ve dünyanın dört bir yanından gazeteci, yayıncı, kitap Influencerları’nın katıldığı iki gün süren bir dizi etkinlik için Prag’daydım. Yazarla söyleşi yapma fırsatı da buldum. Hollywood şaşaasıyla düzenlenmiş etkinliklerde yazardan çok bir “rock yıldızı”nı izler gibi olsam da hakkını vereyim Dan Brown’un sahnesi çok iyi! Kitabın büyüsünü bozmadan Brown’la sohbetimizi ve olan bitenleri not not anlatacağım.
SONRAKİ BÖLÜME GEÇİRME USTASI
- Bu defa macera romanıyla birleştirilmesi daha zor bir konu var: İnsan bilinci. Zihin, beyin, algılarımız bu kitapta konu. “Gelecek geçmişi etkiler mi?” bir soru… Ancak Dan Brown felsefi bir konuyla macerayı birleştirme işinin altından ara ara şüphe yaratsa da- kalkıyor.
- Dan Brown’a kitaptaki temayı, sevdiği birinin ölümüyle mi düşünmeye başladığını sordum; annesini lösemiden kaybetmesinin etkili olduğunu söyledi. “Hepimiz için önemli bir soru: Öldüğümüzde ne olur? Ölümden korkuyor muyuz? Eskiden ölümden sonra hiçbir şeyin olmadığını söylerdim. Sekiz yıl boyunca noetik üzerine araştırma yaptıktan ve birçok bilim insanıyla görüştükten sonra, belirli bir insan bilinci biçiminin öldükten sonra bile devam ettiği sonucuna vardım” dedi.
- Dan Brown’u bulmuşken podcastimin ana sorusunu ona da yönelttim: Nasıl Olunur? Brown, “Israr, merak, araştırma, disiplinle olunur. Churchill’in dediği gibi, başarı çalışkanlıkla gelir. Herkesi okumanın eğlencesine çekmek istiyorum” dedi. Haftanın her günü sabah saat dörtte kalkıp -köpeği Winston’la- yazı masasına oturduğunu söyledi.
- Bu kitabında çok karakter ve bir dolu olay var; kendine dedektif tabloları gibi bir tablo yaptığını da ekledi.
- Dan Brown okuyucularının bilgi edinmeyi sevdiğini düşünüyorum. Semboller, kentler, tarihi bilgiler… Bu kitaptaki “bilgi bombardımanı” mevzusuna “Wikipedia-stilinde bilgi dökümleri” diyenler de var. Ben bunu severim ama “çok kör göze parmak yapmış”, “bazen dikkat dağılıyor” diyenleri de anlıyorum. Büyükelçilik binasının tavanının kaç metre olduğu bilgisi beni rahatsız etmese de kimi maceradan uzaklaşabiliyor.
- Bazı durumlar mantığa sığdırılmak için zorlanılmış gibi bazı durumlarda “o karakter bunu yapmazdı” diyorsunuz ya da garip tutarsızlıklar görüyorsunuz. Ama Dan Brown okuru bir sonraki bölüme heyecanla atlatma ustası malum; bu becerisi yeni kitapta da devam ediyor. Bırakamıyorsunuz.

AŞK DA VAR
- Prag’da olduğum süre içinde Dan Brown’ın bir basın ve bir Influencer toplantısına, ardından tarihi sinema salonunda (Lucerna) halk için düzenlenen, biletleri 1 gün içinde satılıp biten 2500 kişilik söyleşisine, kitapta geçen mekanların gezildiği bir rehberli tur ile yayıncılar için bir Prag sarayında düzenlenen gösterişli partiye katıldım. Ve ben mütevazılığına, hafızasına, nezaketine, farklı etkinliklerde asla birbirini tekrar etmeyen yanıtlarına hayran kaldım. Etkinliklerden ikisine katılan 88 yaşındaki matematikçi babası Richard Brown’ın da dediği gibi iyi yazarlığı kadar iyi insanlığı da hissediliyordu.
- Brown yazarlığının ilk dönemlerindeki hayalkırıklıklarından, bomboş geçen imza günlerinden bahsetti. Dan Brown’ın Türkiye’deki yayıncısı 20 yılı aşkın süredir Altın Kitaplar. Yazarla yakınlıklarını da gözlemlediğim yayınevinin ‘aileden’ yöneticileri Batu Bozkurt ile Erden Heper’e ilişkilerinin ne zaman nasıl başladığını sorduğumda şu yanıtı verdiler: “Publishers Weekly gibi bir yanında kitaptan bir bölüm vardı, okuyup etkilendik, kitabın çevrilmesini sağlayıp 2003 Kasım’ında yayınladık. Ancak kitap Vatikan’ın 2004 Şubat ayında Da Vinci Şifresi’ni yasaklamasıyla patladı. Bu Dan Brown’un ve kitaplarının kaderini değiştirdi. Ama Dan hiç değişmedi; kitapları hiç satmayan adamla 250 milyon satan aynı adam.”
- Brown yazması sekiz yıl süren kitabı hakkında “Kayıp Sembol benim için yazması en zor kitabım diye düşünüyordum ta ki bu kitaba kadar…” diyor.
- Bu kitapta Robert Langton âşık da oluyor. Bunu sorduğumuzda Dan Brown “Sanat hayatı taklit eder, ben de âşığım” diyerek bizlere Hollandalı nişanlısını gösterdi!
DİZİ OLUYOR
- Dan Brown’un bu kitabında hayatından bazı karakterler de var. 27 yıllık editörü ve en iyi arkadaşı Jason Kaufman başrollerden birinde. Ayrıca onun adına dünya çapında bütün anlaşmaları yapan ‘karakter gibi karakter’ Heide Lange da kitapta ABD’nin Prag’daki büyükelçisinin karakteri ve görünüşüyle ilham vermiş.
- Kitaplarında geçen şehir ve mekanlara milyonlarca turist çekme potansiyeline sahip olan yazar Prag’da kral gibi! Çekler çok mutlu. Dünyanın dört bir yanından basın toplantısına katılan pek çok gazeteci, bir sonraki romanının kendi şehirlerinde geçip geçmeyeceğini sordu. Ben İstanbullu olarak onlara göre daha rahattım ama kitabı okuyun Prag turizmi şimdiden nasıl canlanacak anlarsınız. Şimdiden kitapta geçen yerlerin gezildiği turlar satılıyor, kitaptaki kokteyller mönülere girmiş.
- Ben kitabı okurken kafamda dönen filmin başrolünde filmlerin etkisiyle Tom Hanks vardı. Ancak Sırların Sırrı daha kitap çıkmadan bir Netflix dizisi için uyarlanmaya başlanmış. Kahraman Hanks’ten daha genç biri olacak. Bu dizi, Lost’u hayata geçiren kendisi de Robert Langton gibi Harvardlı olan Carlton Cuse’un elinden çıkacakmış.
- Brown, üç yaşından beri piyano çalan bir müzisyen de olduğundan dizi için müzik de besteliyormuş!
* İki de eğlenceli bilgi: Dan Brown’un da karakteri Langton gibi Mickey Mouse’lu saati varmış ve yıllarca merak edilen son kitabının ismi, aslında, yazarlık anlattığı Master Class dersinin son bölümünün ismiymiş: Sırların Sırrı!
Ana fotoğraf: Jan Křikava