Türk sinemasında kolay kolay görülmeyen türler arası bir buluşma artık beyazperdede. Senarist ve yönetmen koltuğunda Ramazan Ekmekçi, yapımcı tarafında ise Serkan Semiz var. Tehlikeli Bölge (Dark Territory), hem tarihî bir dönemi sahneye taşıyor hem de bilimkurgunun sınırlarını zorlayarak yerli sinemada yepyeni bir kapı aralıyor.

Film, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin dönüm noktalarından biri olan Büyük Taarruz günlerine odaklanıyor. Başkumandan Mustafa Kemal’in gizli bir görevi için yola çıkan bir grup asker, düşman hatlarının gerisine sızıyor. Ancak onları yalnızca düşman askerleri değil, daha önce hiç karşılaşmadıkları bir tehlike bekliyor: vahşi hayvan sandıkları, fakat kısa sürede uzaylı olduklarını anladıkları yaratıklar. Böylece askerler aynı anda iki cephede savaşmak zorunda kalıyor. Bu noktada Tehlikeli Bölge, klasik savaş filmlerinin gerçekçiliğini korurken izleyiciyi fantastik bir atmosferin içine çekiyor. Anadolu’nun ve Rumeli’nin farklı bölgelerinden gelen askerlerin kişisel korkuları, çatışmaları ve birbirleriyle olan dayanışmaları, filmin en güçlü damarlarından birini oluşturuyor.

Film sadece hikâyesiyle değil, üretim biçimiyle de dikkat çekiyor. Türkiye’de bir dönem filmine bilimkurgu öğeleri katan ilk yapım olma özelliğini taşıyan Tehlikeli Bölge, aynı zamanda düşük maliyetlerle de yüksek kaliteyi yakalayabileceğini kanıtlamak istiyor. Görsel efektler, savaş sahnelerinin gerçekçiliği ve yaratıkların tasarımı bu iddianın somut örnekleri. Yönetmen Ramazan Ekmekçi, filmin en başından itibaren “ulaşılabilir bütçelerle dünya standartlarında bir film çekilebilir” fikriyle yola çıktıklarını söylüyor. Ortaya çıkan iş, Türk sinemasının tür çeşitliliği açısından geleceğe dair umut verici bir işaret. Başrollerde Kadir Parlak, Ozan Turan, Hasan Şenbayrak, Aykut Yavuz, Sevim Oyar, Seyfi Azrak ve Abdurrahim Demir var. Kadro, hikâyeyi yerelleştiren ama aynı zamanda evrensel bir dile taşıyan performanslar sunuyor.

Tehlikeli Bölge, yalnızca bir savaş filmi ya da yalnızca bir bilimkurgu değil. Türler arası bu buluşma, sinema salonlarına gelen seyirciyi hem bildiği bir hikâyenin içine sokuyor hem de daha önce hiç görmediği bir cepheyle yüzleştiriyor. Türk sineması genelde melodram, komedi ya da tarihi kahramanlık hikâyeleriyle anılırken Tehlikeli Bölge, “ya biz bu dönemi farklı bir mercekten anlatırsak?” sorusunun peşine düşüyor. Belki de yıllardır konuşulan ama bir türlü cesaret edilemeyen türlerarası bir açılımın ilk örneği olacak.

Savaşın gölgesinde geçen insan hikâyeleriyle, yaratıkların istilasını harmanlayan film, izleyiciyi alışılmadık bir deneyime davet ediyor. Tarihi gerçekçilik ile bilimkurgunun çarpıştığı Tehlikeli Bölge, şu an sinema salonlarında.