Festivallerin biri bitip diğerinin başladığı o yoğun döneme hazır mısınız? Ben fiziksel olarak hazır olmasam da mental olarak hazırım. Sizi de yanımda görmeyi çok isterim. Bu yıl 29. kez perde açacak olan İstanbul Tiyatro Festivali’nin basın toplantısı yapıldı. #istanbulkaçperde sloganıyla dikkat çeken festival, farklı ülkelerden farklı türde oyunlarla bizi buluşturacak. Gelin programa birlikte göz atalım:

Festivalin açılışı, Hollanda’nın köklü topluluklarından Scapino Ballet Rotterdam’ın, ünlü koreograf Marcos Morau imzalı dans gösterisi Katedral.

Hollanda’dan çıkıp rotamızı Fransız-Katalan topluluğuna çeviriyoruz. Baro d’evel dans, sirk ve tiyatroyu bir araya getiren Biz Kimiz? Zorlu PSM’de seyircilerini bekliyor.

Bana göre festivalin en dikkat çeken yapımlarından biri, Peru’dan gelen Teatro La Plaza’nın sahneye taşıdığı Hamlet uyarlaması. Down sendromlu sekiz oyuncunun rol aldığı oyun, kapsayıcılık ve eşitlik temalarını sahneye taşıyacak. Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesindeki bu oyun görülmesi gerekenler listesinde ilk sıraya yazıyorum.

Kitap uyarlamaları dikkat çekici

Geçtiğimiz yıl kaybettiğimiz Paul Auster’ın romanından uyarlanan New York Üçlemesi, polisiye kurgunun postmodern anlatımıyla iç içe geçiyor. Fransız yönetmen Igor Mendjisky rejisiyle sahnelenecek oyun festivalin aynı zamanda kapanış oyunu olacak.

Çağdaş Fransız edebiyat yazarlarından Édouard Louis’nin otobiyografik eserinden uyarlanan Bir Kadının Kavgaları ve Dönüşümleri ise Moda Sahnesinde sahnelenecek. Aynı ekip daha önce aynı yazarın Babamı Kim Öldürdü oyununu sahnelemişti. Bir Kadının Kavgaları ve Dönüşümleri öncesinde yani 29 Eylül tarihinde Minoa Pera’da Eylül Görmüş ve Kemal Aydoğan “Édouard Louis’yi Sahneye Taşımak” üzerine söyleşi yapacak. Louis’nin politik edebiyatının sahneye nasıl uyarlandığı konuşulacak. Görülmeli.

Bir Kadının Kavgaları ve Dönüşümleri

Alper Canıgüz’ün Oğullar ve Rencide Ruhlar romanıyla edebiyata kazandırdığı, beş yaşında olmasına rağmen hayattan usanmış, zeki ve alaycı karakteri Alper Kamu, ilk kez tiyatro sahnesine adım atıyor. Cehennem Çiçeği, küçük bir çocuğun gözünden yetişkinlerin dünyasına dair büyük sorular soruyor. Bastırılmış duygularla, sırlarla ve mizahla örülen bu yapım, minyatürler, oyuncak tiyatrosu ve canlı sinema gibi araçlarla Alper Kamu’nun iç sesini sahneye taşıyor. 

Festivalde kurum tiyatrosu olarak Ankara Devlet Tiyatrosu yer alıyor. Goethe’nin klasik eseri Faust ile festivale katılıyor.

Yazar Hikmet Hükümenoğlu’nun ilk tiyatro metni Fora oyunda “ev içi huzurun” neleri bastırma pahasına tesis edildiği gözler önüne seriliyor. Mert Öner’in hikâye anlatıcılığına dayanan rejisiyle Fora, içerdiği evrensel temalar, tanıdık çatışmalar ve yer yer can acıtan ama bir o kadar da insana dokunan mizahıyla seyircide derin izler bırakacak.

“Bu İşte Kadın Var” seçkisi

Kadın üretimlerini görünür kılmayı amaçlayan seçkide, Herkes Kocama Benziyor ve N’Olcak Bu Yusuf Umut Hâli’nin yazarı Alis Çalışkan’la, Büyük Zarifi Apartmanı’nın yönetmeni İlyas Özçakır’ın birlikteliği dikkat çekiyor. Aşağıdaki Pencere, sansür ve otosansür baskısına karşı kişisel direnişin ve anlatının imkânlarını araştıran tek kişilik, zihin açıcı bir oyun sizi bekliyor.

Belçika’dan Flaman Kraliyet Tiyatrosu KVS yapımı Bovary yer alıyor. Gustave Flaubert’in 1857’de yayımlandığında edebiyat dünyasında bir bomba etkisi yaratan Madame Bovary’si, Jane Eyre, Anna Karenina ve Mrs. Dalloway gibi kadın mücadelesine mal olmuş edebi karakterleri çağdaş tiyatroyla buluşturmadaki ustalığıyla tanınan Carme Portaceli’nin yorumunda hayalperest bir trajedi kahramanı değil, “21. yüzyılın feminist sesi”.

“Yeni Arayışlar”

Cehennem Çiçeği oyunu dışında iki oyun daha bu bölümde seyirciyle buluşacak. Festivalde daha önce Annemden Kalan Gül Ağacı Masanın Üzerinde Çaydanlık Beyaz Bir İz Bıraktı oyunuyla izlediğimiz Ferdi Çetin, serinin ikinci halkası Televizyonun Karşısında Özel Mülkiyetin Kökeni Üzerine Düşünürken Uyuyakalmışım, Babamın Sesine Uyandım’ile yeniden festivale konuk oluyor. 

Aşalım Bunları oyunuyla dikkat çeken Reka Kolektif’in yeni oyunu Jonas’la Evlenmek’te izleyiciler, İsveçli Jonas’la evlenerek Türkiye’den ayrılmak isteyen gençlerin katıldığı bir evlilik yarışmasında gelişen olaylara tanık oluyor. Sabit olmayan, dönüşüme açık, ortak bir üretim yöntemini temel alıyor. Kullandığı kamera ve yeni medya araçlarıyla anlatıya çoklu bir bakış açısı ve eşzamanlılık kazandırıyor. 

Jonas’la Evlenmek

Ve daha fazlası…

Işıl Kasapoğlu’nun başlattığı İstanbul Mon Amour’un yeni rotası: Pera’nın Karanlık Odası. Kumbaracı50 ekibi ve Yiğit Sertdemir’in sanat yönetmenliğinde hayat bulacak. İstanbul’un günlük rutininde keşfedilmeyi bekleyen hikâyeden birini gün yüzüne çıkarıyor ve Beyoğlu’na bir fotoğraf makinesi vizöründen bakmaya davet ediyor. Bu yılın rotasında, Türkiye’nin ilk kadın stüdyo fotoğrafçısı Maryam Şahinyan’ın günlük yürüyüşleri, kurmaca bir anlatının omurgasını oluşturuyor.

İMÇ’de Barış Arman’ın rejisi ile gerçekleştirilecek Açık Mülk ve Reşad Ekrem Koçu’nun anlatılarından ilham alan Aşk Yolunda İstanbul’da Neler Olmuş: Çerkes Rıdvan’ın Dolabı festivalin özel projeleri arasında.

Festival çocuklar için de oyun var. Ceren Oran’ın tasarladığı Oyun İçinde Oyun, sahne üstündeki doğaçlamayla çocuklara hayal gücünün sınırlarının ne kadar genişleyebileceğini gösteren bir deneyim sunuyor.

Geçen sezona göre daha az oyun olması dikkatimden kaçmadı fakat edebiyatın bu kadar iç içe geçtiğini görünce bir nebze olsa rahatladım.

Biletler: passo.com.tr
Daha fazla bilgi: tiyatro.iksv.org